Hepatit, karaciğerin iltihabıdır ve insan vücudunda birçok olumsuz bulguya yol açar. Hepatitlerin bazıları virüslere bağlı, bazıları da değildir. Bazı toksik ilaçlar ve bağışıklık sistemi bozuklukları da karaciğer iltihabına neden olabilir. Hepatitlerin en çok rastlanan türü virütik olanlardır. Hepatit terimi ile işte bu viral hepatitler söylenmek istenmektedir. Karaciğerin taze alevli iltihabına akut viral hepatit, 6 aydan fazla sürmesi haline ise kronik viral hepatit adı verilmektedir.

 

 

 

 

Türkiye’de halk arasında viral hepatitle sarılık özdeşleştirilir ve her sarılık viral hepatit zannedilir. Halbuki sarılık bir hastalık değil, belirtidir. Birçok hastalık sarılık belirtilerine neden olabilir. Örneğin, ana safra kanallarında taş olması sarılığa neden olabilir. Ancak viral hepatitle hiçbir ilgisi yoktur ve bulaşmaz. Yeni doğanlarda rastlanan sarılık da herkes tarafından bilinmektedir. Bu tür sarılığın da viral hepatit ile bir ilgisi yoktur ve bulaşmaz.

Hepatit belirtisinin 5 farklı türü vardır ve bunlar A-B -C-D-E hepatit olarak adlandırılırlar. Her türün kendine has belirtileri vardır ve çoğu tür başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Ama hepatit C, karaciğere ciddi bir hasar verebilir ve hayat boyu süren bir hastalık süreci ortaya çıkarabilir. Öğretmenler ve sağlık sektörü çalışanları hepatit açısından en riskli grubu oluştururlar. Çünkü iş ortamları nedeniyle kan ve vücut sıvıları ile temasta bulunmaktadırlar. Hepatit B (bulaşıcı sarılık) hepatit hastalığının etkeni olan virüslerden bir tanesidir. Meydana getirdiği hastalık, çok ağır tablolara neden olabilmektedir. Bu virüs esas olarak karaciğerde yerleşir. Orada çoğalır ve zamanla karaciğeri tahrip edebilecek boyutlara ulaşabilir. Hepatit bulaşıcı bir hastalıktır. Ve ülkemizde çok önemli bir sağlık sorunudur. Türkiye’de bugün her 3 kişiden yaklaşık biri hepatit B virüsü ile karşılaşmıştır. Yine her 10 kişiden biri hepatit B virüsünü taşımakta ve bulaştırmaktadır. Hastaların %80'inde herhangi bir belirti vermeksizin gelişir. Taramalarda ve kan bağışlarında yapılan tetkiklerde tesadüfen tespit edilir. Kuluçka süresi 2 ile 6 ay arasında değişmektedir. Bu süreler sonunda gözlenebilen hastalık belirtileri; aşırı halsizlik ve yorgunluk hissi, iştah kaybı, bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer bölgesinde hassasiyet, deride ve göz akında sararma, idrar renginde koyulaşma olarak özetlenebilir.

 

Hepatit B virüsü bulaştıktan sonra aşağıdaki yollar izlenir. Kişinin bağışıklık sistemi kuvvetliyse, vücudunda virüse karşı antikor denilen koruyucu maddeler oluşur ve belirli bir düzeyde kalır. Artık bulaşan kişi doğal olarak aşılanmıştır, tam şifa ile iyileşmiştir. Ömür boyu hepatit B’den korunacaktır. Oluşan bu koruyucu antikorlar eğer ki gereken düzeyde olmazsa kişi taşıyıcı olarak kalacaktır. Henüz kendisi hasta değildir, fakat potansiyel virüs satıcısıdır. Çevresi için hastalığın yayılmasında büyük bir tehlike oluşturur. Özellikle ülkemizde bu anlamda gizli taşıyıcılar çoktur. Hastalığın kontrolsüz bulaşmasında en sessiz yolu oluşturur. Taşıyıcılar için risk, yıllar sonra başlayabilir. Taşıyıcı kişi karaciğer kanserine aday olabilir veya organ hasarı ile karaciğer yetmezliğine girebilir. Kişide koruyucu antikorlar hiç oluşamaz. Her zaman virüs güçlü durumdadır. Vücut virüse yeniktir, karaciğer fonksiyonları bozuktur. Karaciğer enzimleri yüksektir. Kişi aktif hastadır, hızla karaciğer yetmezliğine gider veya hastalık yıllara yayılır, zamanla karaciğer yetmezliğine ya da karaciğer kanserine dönüşür. Hepatit B’de hedef karaciğerdir.

 

 

 

 

Dünyada doğrudan hepatit virüslerini öldürecek, yok edecek bir ilaç yok. Fakat güçlendirilen bağışıklık sistemi, bu virüsle savaşabiliyor. Bazı bitki özleri, bitkiler ve besin takviyeleri ile hastalık yenilebiliyor.

 

· Yapraklarında ve saplarında virüs üremesini engelleyici maddeler bulunan lavanta ile kökünün hem virüs öldürücü hem de kan ve dokulardaki interferon düzeyini artıcı etkileri olan meyan kökü ve çok güçlü virüs öldürücü kekik ile birebir üç karışımdan yapılan çay, herbalistler tarafından önerilmektedir.

 

· Zerdeçal ve dut: Zerdeçal, karaciğer için çok faydalı. Özellikle bal ile karıştırılıp içildiğinde karaciğerdeki toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor. Dut kurusunun içerdiği doğal şeker de karaciğeri güçlendiriyor.

 

· Şeker katılmadan hazırlanan kayısı hoşafı da karaciğere çok fayda sağlıyor.

 

· Enginar, karaciğer temizleyen nadir bitkilerdendir.

 

· Kereviz, tıpkı enginar gibi karaciğer ve kanı temizleyen bir sebzedir.

 

· Kırmızı pancarla birlikte lahana, havuç, tere gibi sebzelerin de suyunu sıkıp karıştırırsanız ve bu kürü sabah akşam birer bardak olmak üzere 21 gün uygularsanız vücudunuz tertemiz olacaktır.

 

· Maydanoz kürü: yarım litre suyun içine bir avuç maydanozu atıp üçtaşım kaynatın. İçine bir adet limon ekleyip 3 hafta düzenli olarak sabah akşam birer bardak için. Kür bitince bir hafta ara verip yeniden uygulayın.