Soğuk algınlığı, nezle ya da bir diğer adıyla nazofarenjit, üst solunum yollarınızda (burun ve boğazınızda) meydana gelen viral bir enfeksiyondur. Yılın her mevsiminde görülebilen ve bütün dünyada yaygın olan bir hastalık türüdür. Enfeksiyon süreci büyük rahatsızlık verse dahi, genellikle zararsızdır. Ancak vücut direnci düşük ve bağışıklık sistemi zayıf kişilerde sinüzit, zatürre ve orta kulak iltihabı gibi önemli bakteri enfeksiyonlarına yol açabilir. Astımlılarda astım krizinin başlamasına neden olabilir. Hastalık ani olarak boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, aksırık gibi belirtilerle başlar. Gözlerde sulanma, kızarma, batma vardır. Hafif öksürük ve kırgınlık sık olur. Ateş genellikle yükselmez. Hastalık olağan durumlarda bir hafta içerisinde tamamen geçer.
Soğuk algınlığından korunmak için
Özellikle küçük bebekler, yaşlılar, astım ve kronik bronşitliler ve bağışıklık sistemi iyi olmayanlarda soğuk algınlığını takiben ciddi hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu nedenle soğuk algınlığından korunmak önem taşımaktadır.
Temizlik kurallarına çok dikkat edilmeli, eller sık yıkanarak temiz tutulmalı ve ellerin göz ve burunla teması önlenmelidir.
Soğuk algınlığına yakalanmamak için, hastalık belirtileri olan kişilerle hastalığın ilk ikinci ve dördüncü günleri arasında temas edilmemesi gerekir.
Ancak çoğu zaman bu mümkün değildir. Soğuk algınlığına yakalanan kişiler henüz hasta olduklarını anlamadan bulaştırıcı döneme girmiş olurlar.
Soğuk algınlığına yakalanan çocuklar, özellikle burun temizliğinden sonra olmak üzere sık sık ellerini yıkamalı, öksürürken ve hapşırırken ağız ve burunlarını kapamalıdır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirin. Dengeli beslenin; meyve sebze ağırlıklı beslenin, fazla et tüketmeyin.
Hastalık riski yüksekse bol bol C vitamini alın, örneğin; her gün bir greyfurt, iki kivi, bir yeşilbiber veya iki kaşık lahana turşusu gibi besinler tüketin.
Hareket edin ve soğuğa karşı vücudunuzun dayanıklı olmasını sağlayın. Yüzme, soğuk duş, yürüyüş, değişik sportif faaliyetlerde bulunun.
Oda havasını iyileştirin. Hava nemlendirici kullanın, odayı aşırı ısıtmayın, düzenli olarak havalandırın. Hava cereyanının oluşmamasına dikkat edin.
Soğuk algınlığı dönemlerinde kalabalık ortamlarda, kapalı mekanlarda bulunmayın.
Hasta insanlarla öpüşmeyin, bir buçuk metreden fazla yaklaşmayın.
Çok kalın veya çok ince giysiler giymeyin, havaya göre giyinin.
Stres altındaki insanlar hastalanmaya daha elverişlidir. Her gün düzenli olarak dinlenin, gevşeme egzersizleri yapın.
Soğuk algınlığında kullanılacak şifalı bitkiler
Soğuk algınlığı tedavisinde destek amaçlı kullanılacak şifalı bitkiler ve bunların kullanım biçimleri aşağıya çıkarılmıştır.
· Menekşe çiçeği, gül ve ananas sıcak suda kaynatılır, tülbentten süzüldükten sonra lapası başa sarılır. Elde edilen menekşe çiçeği sıvısı bal ile tatlandırılarak tedavi süresince yemek arası bir kahve fincanı içilir.
· Tere tohumu bal ile ezilerek macun yapılır. Hazırlanan acundan tedavi süresince aç karnına bir tatlı kaşığı yenir.
· Bol sirke ile saç dipleri friksiyon yapılır. Friksiyondan sonra bir havlu ile baş kurulanır.
· Patates, dilimlenerek alına konur. bunlar her on dakikada bir yenileri ile değiştirilir.
· Fesleğen bitkisinin tohumları on dakika süreyle kaynar suda bırakılarak demlenir. Demlenen sıvı süzüldükten sonra şurup kıvamına gelinceye kadar pekmez ile karıştırılarak günde üç bardak içilir.
· Sümbül çiçeği, bir tutam nane ile birlikte onbeş dakika süreyle suda demlenir. Demlenen sıvı süzüldükten sonra pekmezle tatlandırılarak şurup kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Bu şuruptan tedavi süresince yemekten önce ısıtılarak bir fincan içilir.
· Devetabanı çiçeklerinin kurutulmuşu, onbeş dakika kaynar suda bırakılarak demlenir. Demlenen sıvı süzülerek şerbet kıvamına gelinceye kadar bal ile karıştırılır. Hazırlanan bu şerbetten rahatsızlık esnasında ısıtılarak bir bardak içilir.
· Kantaron bir gece suda bekletilir. Süzülerek elde edilen sıvı şurup kıvamına gelinceye kadar bal ile karıştırılır. Hazırlanan bu şuruptan günde üç çorba kaşığı içilir.
· Papatya çiçeği su ve sirke ile birlikte kaynatılır. Elde edilen posa ince bir beze yayıldıktan sonra hastanın alnına konur.
· Itır çiçeği suda demlendikten sonra süzülür. Bal ve kantaron tozu ilave edilerek macun kıvamına gelinceye kadar yoğrulur. Elde edilen macundan nohut iriliğinde haplar yapılarak günde üç adet alınır.
· Ihlamur, adaçayı, tarçın, zencefil, karanfil, havlıcan karışımını soğuk algınlığı olmadan önce almak, önleyici tedavi etkisi olması bakımından da çok önemlidir. Bilhassa C vitamini bakımından zengin olan kayısı, portakal, limon gibi meyveleri de soğuk algınlığına yakalanmadan almak muazzam bir tedavidir.
· Zencefil: Soğuk algınlığının ilk belirtilerini ortadan kaldırmak için zencefil çayı birebirdir. Sıcaklığı mideden itibaren tüm vücuda yayılır ve ciğerleri harekete geçirerek kandaki atıkların atılmasını sağlar. Zencefil çayının hazırlanışı: üç tutam zencefil birer tutam gelincik ve ıhlamur, yarım tutam maydanoz, bir fincan nar suyu arıtılmış suda on dakika kaynatılır. Elde edilen demleme, şeker ile tatlandırılarak yemeklerden önce bir bardak içilir.
· Ekinezyalı kuşburnu çayı: Aynı safa, ıhlamur, ekinezya, mürver meyvesi, kuşburnu, tarçın bitkilerinden birer çay kaşığı 90 derecede kaynatılmış su içerisinde iki üç dakika demleyip, içerisine limon dilimleri ilave edilerek iki bardak içilir.
· Karanfilli ıhlamur: Ihlamur, karanfil, kabuk tarçın, defneyaprağı, taze zencefil, ayva ve ayva çekirdeği ile hazırlanan çay günde iki bardak içildiğinde gribal enfeksiyonlara iyi gelir, stresi azaltarak rahatlatır. Karaciğere de iyi gelen bu çay, aynı zamanda uykusuzluk ve mide ağrılarında da etkilidir.
· Tarçınlı portakal kabuğu çayı: Kabuk tarçın, taze zencefil, portakal kabuğu ve karanfil ile hazırlanan çay soğuk algınlığı şikayetlerini en aza indirdiği gibi; kan şekerini dengeliyor, tatlıya olan eğilimi baskılayarak kilo kaybına yardımcı oluyor, mide ağrılarına, hazımsızlığa ve mide bulantısına iyi geliyor. Günde iki-üç bardak içilebilir.
· Tarçın elma çayı: Elma, limon, karanfil, taze karabiber, taze nane, kabuk tarçın ve bal ile hazırlanan çay, vücuttan toksinlerin atılmasına ve sindirime yardımcı olur, tansiyonu düşürür.
· Sarımsak, çok kuvvetli bir antioksidandır. İçinde bol miktarda alisin maddesi bulundurur. Bu kimyasal grip ve soğuk algınlığına, akciğerlerde oluşan mukusun temizlenmesine ve solunum yetmezliğine iyi gelmektedir. Bu maddeden faydalanılabilmesi için günde üç diş sarımsak çiğ olarak tüketilmelidir. Sarımsak ve bal karışımının faydaları ve kullanımı da boğaz ağrısı sayfasında detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
· Bal ve tarçın: sık ya da ağır soğuk algınlığı şikayeti olanlar bir kaşık ılık bal ve çeyrek kaşık toz tarçın karışımın üç gün boyunca birer defa alabilir. Bu tedavi çoğu kronik öksürüğü ve soğuk algınlığını tedavi edebilir ve sinüsleri temizleyebilir.
· Ayva: İçerdiği A, B2 ve C vitaminleriyle bağışıklık, sitemini güçlendiren ayva, özellikle mevsimsel grip ve nezlede iyileşmeyi sağlaması bakımından tavsiye edilen bir meyvedir. Protein, şeker, organik asit yanısıra demir, bakır, potasyum gibi mineraller açısından da zengin olan ayva; kalp, akciğer, boğaz, mide, göz, bağırsak ve ağız rahatsızlıklarının tedavisinde de faydalıdır. Her yaşta sinir sistemini güçlendirir. Mide ve bağırsakları zararlı mikroplardan koruyarak hazımsızlık gibi sorunları önler. Bronşite iyi gelir. Vücudun gücünü arttırarak zinde tutmaya yardımcı olur. Yorgunluk ve bitkinlikten korur. Bu nedenle özellikle mevsimsel grip ve nezle de iyileşmeyi hızlandırır. Tereyağında pişirilen ayva balgamı söker, kronik öksürüğe iyi gelir. Ayva ya da ayva suyu ishalin geçmesi için de çok faydalıdır. Meyvesinden hazırlanan şurup ve komposto ishale iyi gelmektedir. Ağız kokusunu önlediği gibi, varis tedavisine yardımcı olur ve ayrıca cinsel gücü arttırır. İspanyol bir bilim insanı, baldaki doğal bir bileşenin grip mikrobunu öldürdüğünü ve hastayı gripten kurtardığını kanıtlamıştır.
· Zerdeçal: Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya bilim dalı öğretim üyesi Doktor İlhami Gülçin; zerdeçalın kanser, diyabet, enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere yüzden fazla hastalığa iyi geldiğini belirtmekte, Türkiye’de kullanım alanının yaygınlaşması gerektiğini söylemektedir. Zerdeçalda bol miktarda bulunan curcumin maddesi üzerine bir tez çalışması yaptıklarını belirten İlhamı Gülçin; zerdeçal ve dolayısıyla curcumin molekülünün çok yüksek oranda antioksidan aktive gösterdiğini tespit ettiğini ve bu nedenle bilhassa çocuklara sabah ve akşam yatarken bir bardak süte bir şeker kaşığı zerdeçal katıp içirmenin hem bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek hem de olası hastalıklara karşı direnç kazandırmakta faydası olduğunu belirtmektedir. Bu baharat kolon kanseri başta olmak üzere her türlü kanser hastalıklarına, diyabet ve enfeksiyon hastalıklarına da çok iyi gelmektedir. Bu baharatı aktarlarda kolayca bulmak mümkün. Zerdeçal salatalarda, pilavlarda taze olarak, kurusu da baharat olarak kullanılır.
· Adaçayı, soğuk algınlığında çokça kaynatıp içilir
· Nane: bu bitkinin çayı vücuda giren grip mikrobuyla savaşır. Bir su bardağı suyu kaynatıp içine bir tatlı kaşığı nane ekleyin. Demlendikten sonra, grip olmadan önce ve grip sırasında da bol bol tüketin.
· Civanperçemi: bir dolu tatlı kaşığı civanperçemini bir buçuk su bardağı kaynar suya ilave ederek üç dakika demletin. Sonra süzerek sıcak olarak yudum yudum için.
· Ekinezya: bu bitki vücudun savunma sistemini güçlendiriyor. Nezle, grip gibi bulaşıcı enfeksiyonlara karşı bünyenin savunmasını sağlayan interton maddesinin üretimini de arttırıyor. Üst solunum yolları enfeksiyonlarını tedavi ediyor. Bu çay, normal çayı demlediğimiz gibi demlenmez. Ekinezya bitkisinden bir avuç demliğe koyup üzerine dörtte bir litre kadar (yaklaşık bir buçuk su bardağı) sıcak su ekleyip beş dakika demini salana kadar bekleyin. Onbeş gün tükettikten sonra mutlaka bir ay ara verin. Günde en fazla üç fincan için.
· Karabaş otu: bu bitkinin içerisinde yetmişten fazla antibiyotik tespit edilmiştir. Hem bakterilere hem de virüslere karşı oldukça etkilidir. Gribal enfeksiyonlarda bazen virüslerin tahrip ettiği üst ve alt solunum yolları mukozasına, bir de bakteriler hücum ederler. Bu gibi durumlarda karabaş otu etkilidir. Karabaş otu çayının hazırlanışı: bir tatlı kaşığı karabaş otu bir su bardağı kaynar suya konur, beş dakika demledikten sonra içilir.
· Kızılcık: bu meyve karoten, tiamin, nisain, kalsiyum, magnezyum, fosfor, bakır, kükürt, demir ve iyot içerir. Güçlü bir antioksidan özelliği ile soğuk algınlığı, grip başta olmak üzere bağışıklık sistemi sorunlarında yardımcı olur. Bol miktarda lif içeriği ile sindirimi kolaylaştırır ve özellikle zayıflama diyetinde tokluk hissini arttırır. Ateşli hastalıklarda ve menopozdaki ateş basmalarında çok rahatlatıcıdır. Retinayı koruyarak görüşümüzün berrak olmasını sağlar. Kızılcık zengin bir melatonin kaynağıdır. Beynimizde bulunan emifiz bezi, hava karardıktan sonra melatonin adı verilen bir hormon salgılar ki yaşam ritmimizi bu hormona borçluyuz. Araştırmalar sonucu uzmanlar melatonini en önemli antioksidan olarak tanımlarlar. Şeker hastaları için de faydalıdır.