Vücut sıcaklığının yükselmesi, normalin üzerine çıkması ateş olarak tanımlanır. Vücut ısısı 36 - 37, 5 arasında ise normal kabul edilir. Vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir. Örneğin termometre ağza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0, 5 derece daha düşüktür. Diğer taraftan vücut ısısı gün boyunca da 0, 5 derece oynar. Sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir. Çocuklarda vücut ısısı, erişkinlerden daha yüksektir ve ateşin gün içinde belli bir ritmi vardır. Akşamüstü saatlerinde makattan ölçülen ateş 38, 5 dereceye kadar çıkabilmektedir. Çocuklarda en yüksek vücut ısısı 17-19 saatleri arasında, en düşük ise 24-06 saatleri arasında olmaktadır. Gün içerisinde 1, 1 dereceye kadar değişiklik olabilir. Yaşlar büyüdükçe vücut ısıları erişkin düzeylere doğru düşer. Ateşle birlikte üşütme, titreme, baş ağrısı, bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı, iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale veya koyu renkli idrar çıkarma da görülebilir. Ateşin nedeni genellikle soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak iltihabı veya böbrek hastalıklarından biri olabilir. Bu nedenle tedaviden önce nedenini tespit etmek gerekir.
Vücut ısısı ağızdan, makattan, koltuk altı ya da kulaktan ölçülebilir.
Ateşin Yükselmesi Vücutta Nelere Yol Açar
Ateşin yükselmesi sırasında titreme, eller ve ayaklarda soğuma gibi belirtiler ortaya çıkar. 37 derecenin üzerindeki her 1 derecelik artışta metabolizma hızı yüzde 10-12 artar. Buna bağlı olarak kalp atışları hızlanır. Sıvı ve kalori ihtiyacı artar. Tüm bunlar da kalp ve solunum sistemine ek yük getirir. 6 ay-6 yaş arası çocuklarda ateş havaleye yol açabilmekte, ayrıca çocuklarda huzursuzluk, sayıklama, halüsinasyon gibi etkiler yapabilmektedir.
Ateşle Nasıl Mücadele Edebiliriz
Çocuk ve bebeklerde ateş gördüğünde evde alınabilecek önlemler önemlidir. Ateşin tedavisi yalnızca ateş düşürücü ilaçlarla değil, aynı zamanda uygun yaklaşımlarla desteklenmelidir. Bu destek yaklaşımlar ateş düşürücü ilaçlar kullanmak kadar önemlidir. Ateşli bebeğin bulunduğu ortamın ısısı 21-22 derece arasında tutulmalıdır. Oda ısısının ayarlanması için havalandırmalar ve vantilatörler kullanılabilir. Ancak bebeğin direkt olarak hava akımının karşısında olmamasına dikkat etmek gerekir. Bütün bunlardan başka aşağıdaki hususlara bilhassa dikkat edilmelidir:
Çocuğun üzerindeki fazla giysiler çıkarılır. Az ve gevşek giysiler çocuğun ısısının düşürülmesine yardımcı olacaktır. Ateşli çocuğun kalori gereksinimi artar. Bu nedenle aç kalmamasına dikkat ederek beslenmesi desteklenmeli, ancak aşırı üstüne gitmemeli. Yüksek ateşi düşürebilmek için ılık su (29 -32 derece) ile ısıtılmış bir bezle vücut keseler tarzda silinir. Yüksek ateşte vücudun daha fazla sıvıya ihtiyaç duyması nedeniyle bol miktarda sıvı alınması sağlanmalı, verilecek sıvının çok sıcak ve çok soğuk olmamasına dikkat edilmeli. Doktorun tavsiye ettiği bir ateş düşürücü ilaç kullanarak ateşi kontrol altında tutulmalıdır. Ateş düşürücüler çocuğun yaşına ve kilosuna bağlı olarak farklı miktarlarda kullanılırlar, bu nedenle bir hekime danışarak kullanılmalıdır.
Banyoya girebilecek konumdaki çocuklar ılık su ile keseler tarzda silinerek duş yaptırılabilir. Saçların çok ıslatılmamasına dikkat edilir.
Ateş Düşürmede Yapılan Yanlışlar
Ateşi yükselen çocuklarda yapılması gereken bazı basit işlemler ateşi düşürmekte çok yardımcı olurken, bazı yanlış uygulamalar da tedavinin uygun olarak yapılmasını engellemektedir. Bu yanlış uygulamalar kısaca şöyle sıralanabilir:
¨ Belli bölgelere çok soğuk bezler bırakmak. Bu uygulama titremeye neden olarak ateşin daha da yükselmesine yol açar.
¨ Alkol ve sirke ile vücudu silmek.
¨ Üşüyebilir korkusuyla giysilerini çıkartmamak.
¨ Çok sıcak veya çok soğuk içecekler vermek.
¨ Yanlış ateş düşürücü kullanmak.
¨ Aşırı veya eksik dozda ilaç kullanmak. Uygun aralıklarda ateş düşürücü kullanmamak.
¨ 12 yaş altındaki çocuklarda viral enfeksiyonlar olduğunda doktora danışmadan ilaç kullanmak.
Acil Durumlar
Ateşi yükselen çocuklarda ve özellikle bebeklerde aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaçı ateşe eşlik ediyorsa zaman kaybetmeden bir doktora gidilmelidir:
Ø Ateş özellikle iki yaş altındaki bebeklerde görülüyorsa
Ø Ateş, bebek ve çocuklarda 40 derecenin üzerinde görülüyorsa
Ø Bebek ve çocuklarda ağlama, inleme ve dokunulduğunda huzursuzlaşma varsa
Ø Ateşin yanında uyku eğilimi varsa
Ø Ciltte döküntüler oluşuyorsa
Ø Zor nefes alıp verme oluyorsa
Ø Yutkunma güçlüğü çekiyorsa
Ø Daha önce havale geçirmiş ise
Ø Genel görünümde kötülük varsa
Ø Boyun kısmında sertleşme varsa
Ø Devamlı kusma, ishal oluyorsa
Diş Çıkarma Dönemi
Bebek doğana kadar görülmemelerine rağmen, dişlerin oluşumu doğumdan önce başlar. İlk dişler ana rahminde yaşamının 6. ayında harekete geçer. İlk dişler yani süt dişleri genellikle 5 ve 10. aylar arasında çıkar ve 30. ayda sonlanır. Dişlerin oluşumu ve çıkması normal bir süreçtir ve fizyolojik bir olaydır. Ancak diş etinde lokal doku değişiklerine neden oldukları için bölgesel tahrişe yol açabilmektedir. Bunun için diş çıkartma dönemlerinde hemen hemen her bebekte görülen başka problemler olmaktadır. Bu dönemde sert nesneleri ısırma isteği olur. Dişetleri kaşınan bebekler bunu azaltmak için sert cisimleri çiğnemeye çalışırlar. Bu da hassas diş etinin yaralanmasına neden olabildiği gibi o bölgede enfeksiyonlar için zemin hazırlayabilir. Acı hissi ve ağrı oluşur, aşırı tükürük ve salya salgılaması oluşur. Uykusuzluk ve halsizlik olur. Huzursuzluk ve ağlama nöbetleri oluşur. Hafif veya orta derecede ateş olur, buna kulak enfeksiyonları eklenebilir. Bütün bu belirtiler dişlerin çıkmasından sonra kısa sürede biter, ancak diş çıkartma dönemleri aileler için oldukça rahatsızlık verici bir süreçtir. Ağrı ve acı hissi giderici ilaçlar ve bebeğin diş etinde meydana gelebilecek enfeksiyonları önlemek için de antiseptik ilaçlar kullanılabilmektedir. Diş çıkarma döneminde görülebilen ateşin de giderilmesi için parasetemol bazlı ilaç kullanılabilir.
Ateş İçin Şifalı Bitkiler
· Acı yonca yaprağı: İştah açıcı, kuvvet verici, kurt ve ateş düşücüdür, çay olarak tüketilir.
· Acı ağaç: İştah açar, hazmı kolaylaştırır, ateşi düşürür, tükürük ifrazatını arttırır, mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur, bağırsak kurtlarını döker, kanamaları durdurur, haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Çay olarak tüketilir. Fazla kullanılacak olursa baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.
· Ayı üzümü: Kuvvet verir, ishali keser, idrar yollarını temizler, idrar söktürür, ateşi düşürür, idrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder, prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir. Yaprakları kaynatılarak çay gibi içilir.
· Defne: terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir, idrar ve adet söktürür, iştah açar, sinir ağrılarını dindirir. Demleme suretiyle çay olarak içilir.
· Deve dikeni: Ateş düşürür, terletir ve vücuda rahatlık verir. Havanda ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar su ile haşlanır. Üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay sabah aç karnına, öğle yemeğinden yarım saat önce ve akşam yatmadan yarım saat önce birer bardak olmak üzere soğutulmadan yudumlanarak içilir.
· Ebegümeci: göğsü yumuşatır, öksürüğü keser, mide bulantısı ve kusmaları önler, ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir, boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir, diş eti hastalıkları tedavisine yardımcı olur. Çay olarak tüketilir.
· Kantaron çayı: kuvvet verici, ateş düşürücü, iştah açıcı ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir.
· Kestane: kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen çay, ateşi düşürür ve sinileri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir, kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişkinliğini geçirir, kansızlığı giderir. UYARI: damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle şeker hastaları kestane yememelidir.
· Kınakına: Ateş düşürür, sıtma tedavisinde etkilidir, tifoda faydalıdır. Ağır ve mikrobik hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarına faydalıdır. İştah açar, kuvvet verir, kabızlığı giderir.
· Kızılcık: kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabızlık giderici özelliği vardır. Gıda olarak tüketilerek istifade edildiği gibi, kabukları ateş düşürücü için çay olarak içilir.
· Okaliptüs: Özellikle solunum yolları hastalıklarında kullanılır. Öksürüğü keser, boğaz ve burun iltihaplarını giderir. İdrar yollarını temizler. Haricen deri üzerine sürülmek suretiyle antiseptik olarak da kullanılır. Okaliptüs yaprakları doğrudan doğru kaynatılarak kullanıldığı gibi yağının da pek çok faydaları görülmüştür. İlaç olarak veya kaynatma ile buğu, koku halinde kullanılır. Yaprakları nefes darlığı, kabızlık, balgam söktürücü olarak, haşere sokmalarına, her nevi ateşlenmeye karşı kullanılır.
Pelin otu: Ateş düşürücü, adet getirici etkileri vardır. Bir litre sıcak suya 5- 10 gram pelin otu konur, 20 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 çay bardağı içilir.
· Vişne: ishali keser, ateşi düşürür, idrar söktürür, vücuda rahatlık verir.
· Kiraz sapları ve mısır püskülü kaynatılarak içilmeli. Kiraz kökü kaynatılarak suyu içilmeli.
· Hayıtın mor çiçeklerini kepekle kaynatıp banyosunu yapmalı.
· Defne, civanperçemi ve mürver çiçeği birlikte çay yapılarak günde 3 fincan içilmeli. Bu üç bitkinin gözenekleri açıp terlemeye yol açması nedeniyle yüksek ateş düşürücü özellikleri bulunmaktadır.
· Çöven: Ateş düşürür. Yemeklerde baharat olarak kullanılır.
· Söğüt: Sıtma ve diğer ateşli hastalıkların tedavisinde kullanılan kına kına ağacı kabuğuna eşdeğer söğüt kabukları da güçlü bir ateş düşürücü ve ağrı kesicidir. 2 çay kaşığı kadar kurutulmuş söğüt kabuğunu 250 gram kaynar suya karıştırıp 20 dakika demlenmeye bırakın. Tadındaki acılığı almak için zencefil, tarçın, papatya ya da diğer lezzetli bitkilerden de katabilirsiniz.
· Nane: limon ile kaynatılarak içilen ateş düşürücü bir bitkidir.
Sami Özözen