Kan, içerdiği hücreler ve maddelerle, kalpten tüm organlara pompalanan ve organların oksijen ve besin maddesi ihtiyaçlarını karşılayan bir sıvıdır.
Düzenli olarak aldığımız sıvı ve besin maddeleri kana geçerek organlara dağılır. Soluduğumuz havada bulunan oksijen akciğerlerden kana geçerek kalbe, buradan da organlara ulaştırılır. Kanda oksijen taşıyan hücrelere alyuvarlar adı verilir ve bu hücreler en iyi şekilde işleyebilmeleri için düzenli olarak üretilmelidirler. Yaşlanan hücreler dalak tarafından devre dışı bırakılır ve kemik iliğinde yeni hücreler üretilerek kana verilir. Alyuvarların oksijen taşıyabilmeleri için hücrelerin içinde hemoglobin adı verilen, demir açısından zengin bir protein bulunur. Esasen doğada bir metal olarak bulunan demir vücutta üretilemediğinden besinlerle alınması gereken bir maddedir. Besinlerle alınan demir, sindirim sisteminden kana geçtiğinde bazı taşıyıcılar tarafından alınır ve alyuvarların yapım yeri olan kemik iliğine götürülür. İhtiyaç fazlası ise çeşitli organlarda depolanır. Günlük ihtiyaç besinlerle karşılanamadığında bu depolardan faydalanılır. Demir depoları sonsuz bir kaynak değildir. Günlük alım yetersiz olduğunda veya ihtiyaç fazla olduğunda depolar tükenir ve alyuvarların üretimi aksamaya başlar Üretim aksaması ilk başlarda vücudun aldığı çeşitli önlemlerle giderilmeye çalışılır. Önlemler yetersiz kaldığında kansızlık, yani demir eksikliğine bağlı olarak alyuvarların yetersiz üretilmesinden kaynaklanan durum çeşitli belirtiler vermeye başlar.
Demir eksikliğine bağlı kansızlık ne gibi belirtiler verir
Cildin sağlıklı rengini veren, cilt altında bulunan kılcal damarlardır. Kansızlık durumunda cilt rengi kansızlığın şiddetiyle orantılı olarak soluklaşır.
Kan hacmi azaldığında kalp organlara yeterli kanı ulaştırabilmek için daha fazla devir yapmak zorundadır. Bu nedenle kansızlık durumunda nabız daha hızlı atar. Kalbin bu aşırı hızlı çalışması, arada sırada düzensiz atmasına yani çarpıntıların ortaya çıkmasına neden olabilir. Kalp bu aşırı aktivite esnasında yorulmaktadır. Bu aşırı aktivite ileri durumlarda kalbin büyümesine ve çok ileri durumlarda ise yetersiz kalmasına neden olabilir. Kalbin yaptığı daha fazla devir, akciğerlerin de gerektiğinden daha fazla çalışmasına neden olur. Bu nedenle kansızlık durumunda nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Her ne kadar kalp ve akciğerler dokunun ihtiyacını karşılamak için normalden fazla yorulsalar da vücudun oksijen ihtiyacı çok iyi bir şekilde karşılanamamaktadır. Bunun sonucu olarak kansızlığı olan kişilerde halsizlik, güçsüzlük gibi belirtilere sık rastlanır.
Vücut ısısının kontrolünde kanın işlevleri son derece önemlidir. Kanı az olan kişiler bu nedenle daha çok üşürler. Yukarıdaki belirtilerin dışında demir eksikliği olan kişilerde görülebilen diğer belirtiler arasında en önemlileri ağız kenarında oluşan çatlaklar, tırnakların kolay kırılması sayılabilir. İleri derecede demir eksikliğinde toprak, buz, kireç, nişasta gibi maddeler yenebilmektedir.
Demir eksikliğinde tanı nasıl konur
Demir eksikliğine bağlı kansızlığın tanısı oldukça kolaydır. Yapılan bir kan sayımında ve hematokrit (kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin toplam kan hacmine oranı) adı verilen değerlerin normalin altına inmiş olması ve alyuvarların ortalama büyüklüklerinin azalmış olduğunun gözlenmesi, demir eksikliği anemisi tanısının konması için yeterlidir. Bazı durumlarda ve özellikle de kansız olması için bir nedeni olmayan kişilerde kansızlığın nedenini ve kaynağını araştırmak için daha ileri incelemelere başvurulması gerekebilir.
Tedavi
Kansızlık, kalbin gereksiz yere çalışmasına ve dokuların oksijen ihtiyacının tam olarak karşılanamamasına neden olan bir durum olduğundan, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Demir eksikliğine bağlı kansızlığın tedavisinde en temel amaç akan musluğu durdurmaktır. Özellikle üreme çağındaki kadınlarda çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan aşırı adet kanamaları tedavi edildiğinde kansızlık da kısa zamanda düzelecektir. Adet kanamalarının azaltılmasına ek olarak, boşalmış demir depolarının doldurulması amacıyla çoğu durumda ağızdan alınan tablet veya şuruplarla, bazı durumlarda enjeksiyon yoluyla yapılan demir takviyesi kansızlığın düzeltilmesini daha da hızlandırır.
Önleme
Ülkemizde üreme çağındaki kadınlarımızın önemli bir sağlık sorunu olan kansızlığın önlenmesinde, gebelik döneminde artan demir ihtiyacını karşılamak için doktor tarafından önerilen demir içerikli ilaçların düzenli olarak kullanılması son derece önemlidir. İhtiyaç karşılanmadığında demir depoları hızla boşaldığından, gebelikte kansızlığa bağlı sorun yaşanma olasılığının artması yanında doğum sonrasında kansızlık belirtileri ortaya çıkacak ve her yeni gebelikte durum kötüleşecektir.
Demir içeriği yüksek olan maddelerin düzenli olarak alınması (özellikle koyu yapraklı sebzeler), etkili olan diğer bir yoldur. Çay, demir emilimini engelleyen maddeler içerir. Bu nedenle yemeğin hemen sonrası çay içme ve genel olarak çok çay içme alışkanlığının terk edilmesi çok önem arz etmektedir.
Kansızlığa karşı kullanılan bitkiler
En yaygın kansızlık türü, demir eksikliği olarak biliniyor. Kansızlığı azaltma, sağlıklı beslenmeyle sağlanabilir. Protein, demir, B12, folik asit, kalsiyum, çinko ve magnezyum içeren her besin kana iyi gelebilir. Örneğin B12 vitamini içeren besinler; karaciğer, sığır eti, süt, yumurta, peynir, balık gibi hayvansal besinlerdir. Folik asit içeren besinler ise; koyu yeşil yapraklı sebzeler, tüm tahıllar ve baklagiller ile yumurta sarısıdır. Demir içeren besinler de; kırmızı et, balık, yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, kuru meyveler ve kuru yemişlerdir. Sebzelerle birlikte aynı anda C vitamini alımı, vücudun demir kazanımını olumlu yönde etkiler.
Kansızlığa karşı en faydalı iksirlerden birinin avokado olduğunu belirten Profesör Doktor İbrahim Saraçoğlu’nun aşağıdaki avokado kürü ve önerileri şöyle: Kür için bir adet avokadonun ince dış kabuğu soyulup çekirdeği çıkarıldıktan sonra, bir ila bir buçuk yemek kaşığı limon suyu ilave edilerek çatalla ezilir. Bir dilim ekmeğin üzerine sürülerek tüketilir. Bir ay boyunca haftada üç kez uygulamaya devam edilir ve kür sonlandırılır. Bu kür dönem dönem şikayetlerin seyrine göre tekrarlanmalıdır. Avokado, lif, A ve C vitaminleri, kalsiyum, demir ve potasyum bakımından çok zengin bir bitkidir. Avokado, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Kansere karşı koruyucu etkiye sahiptir. Kabızlığa karşı etkilidir. Kemik gelişimi, böbrek, göz ve kas sağlığı için faydalıdır. İyi bir hücre koruyucu ve antioksidandır. Hücre yenilenmesine olan katkısından dolayı kozmetik sektöründe krem, losyon ve güneş yağlarında kullanılır. Ayrıca avokado, kalp ve damar hastalıklarında koruyucu ve faydalıdır. Çünkü LDL yani kötü kolesterolü düşürücü etkisi vardır. Yaraların iyileşmesinde ve vücut dokularının yenilenmesinde faydalıdır. Avokadonun içerdiği E vitamini, cildi yaşlanmaya karşı güneş ışınlarından, dumandan ve kirli havadan koruduğu gibi cildi besler ve korur. Kuru yaşlanmış ve yıpranmış derilerin yenilenmesine yardımcı olur. Güçlü bir nemlendirici özelliği ile ciltteki su akışkanlığını arttırır. Onu nemli tutarak sağlık kazandırır. Aynı zamanda E vitamini avokado içinde doğal olarak bulunduğu için diğer formlarından çok daha fazla yarar sağlar. NASIL TÜKETİLMELİ: Avokadonun lezzetini anlamak için olgunlaşmasını beklemek gerekir. Bunun için hemen tüketmek üzere satın alıyorsanız bilinenin aksine yumuşak olanı seçmeniz daha iyisi. Seçerken aynı zamanda derisinin parlak ve kaygan olmasına, salladığınızda çekirdeğinin sesinin gelmesine dikkat edin. Eğer birkaç gün sonra tüketecekseniz sert olanı tercih etmelisiniz. Buzdolabına koymayın zira soğuk bu meyveye iyi gelmez. Meyve olmasına rağmen daha çok sebze gibi kullanılır. Limon suyu ile iyi uyum sağlar. Baharatla pişirilen yemeklerde, acılı soslarla kullanılabilir. Avokado ile gençlik maskesi de yapılır. Şöyle ki: Yarım avokadoyu soyup ezerek bal ve biraz elma sirkesi ile karıştırıp, içine çırpılmış 1 yumurta sarısı ve 3 yemek kaşığı kadar zeytinyağı ekleyip yavaş yavaş karıştırılarak hazırlanacak maskenin, ciltteki kırışıklıkların giderilmesinde son derece yararlı olduğu görülecektir.
Havuç, pelin otu, ısırgan yaprağı, kuşburnu: Bu bitkiler karıştırılır. 1 çorba kaşığı karışım 1 bardak soğuk suda 3 saat ıslatıldıktan sonra hızla kaynatılıp ve 10 dakika demlemeye bırakılıp bal ile tatlandırılarak gün boyunca 3 çorba kaşığı alınmalıdır.
Kereviz ve ıspanak: demir eksikliğine bağlı kansızlığa karşı ıspanak ile kereviz birlikte tüketilmeli. Profesör Doktor İbrahim Saraçoğlu’nun tavsiye ettiği kür için, 250 gram taze ıspanak ve 200 gram kabuğu soyulmuş kereviz kullanılır. Kaynamakta olan 1 litre suyun içine 200 gram ince dilimlenmiş kerevizi atın ve hafif ateşte 10 dakika haşlayın. Sonra üzerine 250 gram ıspanağı ilave edin ve ağzı kapalı olarak 5 dakika daha haşlayın, daha sonra soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra süzün ve bir şişeye doldurun. Bu suyu sabah aç karnına veya kahvaltıdan 1 saat sonra 1 su bardağı için. Akşam da aç karnına veya akşam yemeğinden 1 saat sonra 1 su bardağı için. 15 gün devam edin, 15 gün sonra 10 gün ara verin. 10 gün sonra bir kez daha uygulayarak ile kür tamamlayın.
Dut: ne şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcı olan dut, aç karnına tüketildiği takdirde bağırsak kurtlarını düşürür ve mideyi rahatlatır. Kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitaminleri yönünden zengin olan beyaz ve karadutun birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Dut, taze ve kuru olarak yenilebilir. Ayrıca dutun şurubu, reçeli ve pekmezi yapılabilir. Yaprakları kaynatılıp suyu içilirse kabızlığa iyi gelir.
Oğulotu, atkuyruğu bitkisi, sinirli ot yaprağı, kekik, çilek kökü çayları günde 3 bardak içilir.
Havuç ve lahanadan oluşan, üzerine zeytinyağı ve limon suyu gezdirilmiş salata suyundan günde üç bardak içilir.
Pancar suyundan günde 3 bardak içilir. Ayrıca kırmızı pancar bolca tüketilir. Kaynar suya 10 gram maydanoz tohumu atıp 10 dakika demletilerek günde 3 bardak içilir.
Kaynar suya 8 gram ısırgan yaprağı atıp 10 dakika kaynatılarak günde 3 bardak içilir.
Kaynar suya 2 gram ıhlamur atıp 10 dakika kaynatılarak günde 3-4 bardak içilir. 2 litre suya 30 gram enginar yaprağı, 1 kaşık pelin otu, 1 su bardağı kadar siyah üzüm atıp orta ateşte 1 saat kadar kaynatılarak süzülür. Bal ile tatlandırılarak günde 3 bardak içmek suretiyle 15 gün devam edilir.
Pekmez: Demir ve kalsiyum açısından zengin olan pekmez, kan yapımını arttırır, kolay enerji sağlar, kış ayları için ideal bir gıdadır. Besin değeri yüksek olan pekmez, özellikle çocukların kahvaltı sofrasından eksik edilmemeli.
Sirke: kansızlığa karşı günde bir defa ılık ballı suyun içine 1 tatlı kaşığı elma sirkesi konup içilir.
Mantar: Protein ve demir açısından çok zengindir. Ayrıca mantarda A, B, D, P ve K vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, fosfor ve bakır mineralleri de bulunur. Bu sayede yorgunluğu giderir ve sinirlere iyi gelir. Göze ve vücuda kuvvet verir. Bedensel ve zihinsel gelişimi destekler. Kansızlığa iyi gelir, ayrıca kolesterol oranını azaltır.
· Greçka (karabuğday): kitap içinde kolesterol sayfasına bakınız.
· Hurma: içeriğindeki demir, kan hücrelerinde bulunan hemoglobin sentezini arttırıyor. Bu sayede kansızlık riskini düşürüyor ve demir eksikliği ile ilgili tedavi gören kişilerde de tedavi sürecini hızlandırıyor. İçerdiği demirin yanı sıra, kırmızı kan hücrelerinin üretimini arttıran B1 ve B3 vitaminleri hurmada bolca bulunuyor. Demir eksikliği yaşayan kişilerin günlük 4 adet hurma tüketmeleri öneriliyor.
B12 Vitamini: B12 ve demir vücutta üretilmeyen, dışarıdan alınan moleküller olduğu için, eksiklikleri daha çok beslenme ve emilim kusurlarına diğer adıyla malabsorbsiyona bağlı olarak ortaya çıkar. Süt ve süt ürünleri ile et ve sakatatta bulunan B12vitaminin eksikliği, kansızlık ve başka hastalıklara yol açabilir. Vücuttaki hücrelerin büyümesini sağlayan B12 vitamininin eksikliğinde, hücre bölünmesi zorlaşır ve bir süre sonra
· kansızlık oluşur. Mide bağırsak kanserleri ya da mide bağırsak emilim sorunu yaratan bazı hastalıklar nadiren de olsa B12 eksikliğine neden olabilir.