Bugun...



Astım Rahatsızlığına Bitkisel Destek

Hastalık Ve Rahatsızlıkların Nedenleri Ve Doğal Tedavi Yöntemleri

facebook-paylas
Güncelleme: 12-02-2023 05:08:46 Tarih: 12-02-2023 04:24

Astım Rahatsızlığına Bitkisel Destek

Astım solunum yollarının iltihaplanma sonucu aşırı derecede duyarlı olmasına ve bazı etkenlerle zaman zaman daralmasına neden olan bir solunum yolu hastalığıdır.
 
ASTIMIN BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
 
Göğüste hırıltı, öksürük ve balgam çıkarma, göğüs sıkışması, solunum yetmezliği gibi belirtilerle anlaşılan bu hastalık; alerjenler, ilaçlar, enfeksiyonlar, çevresel değişiklikler, hava kirliliğine yol açan maddeler, kimyasal maddeler, heyecan ve stres, çok nemli ortam ve gıdalardaki katkı maddeleri nedeniyle tetiklenmektedir. Bilhassa doğal gıdalardan koptuğumuz sürece daha çok astım vakasıyla karşılaşmaktayız. içerikli bronkodilatör ilaçları önermektedirler.
 
Tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi astımda da birinci basamak tedavi, alerji geliştirilmiş olan maddeden uzak durmaktır. Uygun öneriler doğrultusunda alınacak çevre önlemleri ile hastalık belirtilerinin ve bronşlardaki aşırı duyarlılığın belirgin derecede azalması mümkündür. Çevre önlemlerinin yeterli olmadığı, ilaç tedavisinin uygun görüldüğü hastalarda, hava yolu ile akciğerlere hava çekilip bronşları tedavi eden sprey ilaçlar kullanılmaktadır. Alerjinin bronşlarda yapabileceği kalıcı hasarı önlemede tek seçenek olarak sunulan bu ilaçlarla, astım belirtileri en aza indirilmektedir.
 
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Alerji ve Astım Ünitesi’nden Profesör Doktor Ömer Kalaycı, genellikle ilk 5 yaş içinde pasif olarak sigara dumanına maruz kalan çocukların diğerlerine göre astıma yakalanma riskinin 4-5 kat daha fazla olduğunu söylemektedir
 
ASTIM HASTALIĞINDA BİTKİSEL DESTEK
 
Aşağıdaki bitkilerin doğru ve tarifine uygun olarak kullanıldığında azai yarar görüleceği, herbalistler tarafından belirtilmektedir.Anason, ısırgan otu, meyan kökü, adaçayı; her biri çay olarak içilir.
 
Güzelavrat otu gibi kafein içeren bitkilerde astım hastalığını önleyici özellikler bulunmaktadır. Kullanılan kısımları kök ve yapraklarıdır. Ancak zehirli bir bitki olduğu için ancak uzmanlar tarafından hazırlanan ilaçlar içerisinde kullanılır.
 
Çay, kahve, kakao tüketilmelidir. Yeşil Eczane kitabının yazarı Doktor James Duka, kitabının 100. sayfasında, Hawai’ye giderken ilaçları yanına almayı unutan astım hastası bir kadın soluk almakta güçlük çekmeye başlayınca ona peş peşe 3 fincan kahve içirmek suretiyle belki de yaşamını kurtardığını anlatmaktadır.
 
Domates ve turp da astım için önerilmektedir. Bunlar yiyerek tüketilir.
 
Deniz üzümünün kurutulmuşundan ya da aktar veya eczanelerde satılan tentürlerden bir çay kaşığı ile yapılan çay içilebilir.
Tatula (boru çiçeği) yaprakları bir müddet kurutulur, kurutulan yapraklar rulo halinde sarıldıktan sonra belirli aralarla sigara gibi içilir. Boru çiçeği uyuşturucu içerir. Fazla miktarda alınmamalı ve gerekiyorsa doktora danışılmalıdır.
 
· Ginko: Asyalı şifacılar, ginko yapraklarından elde ettikleri özütleri yüzyıllarca astım, alerji, bronşit ve öksürüğü tedavi etmek için kullanmışlardır. Ginko, yaşlılık arazlarına karşı etkisiyle de son yıllarda Batıda büyük rağbet görmeye başlamıştır. Ginko, beyne kan akışını arttırmakta, inme ve diğer yaşlılık hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Ginko’nun aktif bileşenleri olan ginkolidler, ginko ağacının yapraklarında çok az denilecek miktarda bulunmaktadır. Uygun ölçülerde bir doz ilaç almak için bir astım hastası günde en az 50 tane ginko yaprağı yemek zorundadır. Bu etkiyi elde etmenin en iyi yolu 1/50 oranında hazırlanmış özütlerini satın almaktır. Bunlar bazı eczanelerle şifalı bitki satan dükkanlarda bulunuyor. Ancak kullanmadan önce kullanma talimatını mutlaka okuyunuz. Zira aşırı doz alınması halinde diyare, sinirlilik ve huzursuzluğa neden olabilir.
 
Isırgan yaprakları, dövülmüş devedikeni ve çoban çökerten yaprakları ile birlikte 20 dakika süreyle suda kaynatılarak süzülür. Elde edilen sıvı bir kaba boşaltılarak gün boyu dinlendirilir. Dinlendirilen sıvıdan bir bardak içme suyuna yarım fincan karıştırılarak yemeklerden önce içilir.
· Yavşan otu, dilimlenmiş bayır turpu ile birlikte yarım saat süreyle suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvıya nane suyu karıştırıldıktan sonra bir kaba boşaltılarak dinlendirilir. Sıvıdan, tedavi sürecince yarı oranında içme suyuna karıştırılarak yemeklerden sonra içilir.
 
· Doktor Aybars Akkor bir yazısında astım hastalığına karşı kahvaltıdan önce bir bardak kaynatılmış nane suyu içilmesini tavsiye etmektedir.
· İyice yıkanmış bir adet küçük boy marul arzuya göre limon ve tuz eşliğinde yenir.
 
· Bir bardak taze sıkılmış havuç suyunun içine bir tatlı kaşığı bal katılır. Günde 3 kez taze hazırlanarak içilir.
 
· Bir litre suyun içine bir çorba kaşığı sedef çiçeği ve bir tutam dereotu katılıp kaynatıldıktan sonra günde 3 öğün bir çay fincanı içilir.
 
· Bir çorba kaşığı üzerlik tohumu dövülerek toz haline getirildikten sonra bir tatlı kaşığı bal ilave edilerek macun kıvamını alıncaya kadar karıştırılır. Gün içinde aralıklarla 3 tatlı kaşığı yenir.
 
· Bir fincan kaynar suyun içine bir çay kaşığı kantaron katılıp kısa bir süre demlenmesinin ardından sabahları aç karnına içilir.
· Bir adet limon sıkılıp elde edilen suyuna bir çay kaşığı bal karıştırılarak içilir.
 
Kekik otu ile sinirli ot karışımından hazırlanan çay, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak kullanılmalıdır. Çayın Hazırlanışı: İçine bir dilim limon atılmış bir fincan soğuk su, (limonun suyu da olabilir) bir kahve kaşığı dolusu nöbet şekeri ile kaynatılır. 4-5 defa taşırıldıktan sonra ocaktan çekilir. Bir çay kaşığı dolusu bitki karışımı bu kaynak suda haşlanır. Demlenmesi için yarım dakika beklenir. Ağır hastalıklarda günde 4-5 kere taze çay yapılması gerekir. Dayanılabildiğince sıcak, yudumlanarak içilmelidir.
 
Öksürükotu (farfara): İlkbaharda bitkinin taze sıkılmış özsuyundan 2 veya 3 çay kaşığı, bir tas et suyuna veya sıcak süte karıştırılarak alınır.
Ezilmiş bir diş sarımsak, iki tutam gelincik çiçek tacı, iki tutam kekik, iki tutam lavanta çiçeği, bir tutam yeşil anason çiçeği ve bir litre su ile demleme yapılmalıdır. Günde 2-4 fincan içilir.
 
Yaban kekiği, biberiye, mine çiçeğinden birer tutam bir litre suda demlenir. Günde 2-4 defa birer fincan içiniz.
 
Lavanta çiçeği, ada çayı, ıhlamur her birinden birer tutamla 1 litre suda demleme hazırlayın. Günde 2-4 defa bir fincan içiniz.
 
20 gram çuha çiçeği, 10 gram anason, 10 gram rezene, 10 gram öksürükotu karıştırılarak bu karışımdan 2 çay kaşığı 1 cezve suda kaynatılır. Bu kaynatma birkaç dakika olmalıdır. Günde iki kez içilir. Yalnızca çuha çiçeği kullanılacaksa 40 gram bitki 1 litre suda kaynatılır ve günde 2 bardak içilir.
 
Güneş ışını: İngiltere’deki Londra Üniversitesi, güneşin solunum yollarını açtığını belirledi. Buna göre güneşte bulunan D vitamini astım krizi riskini
%8 oranında azaltıyor. Ayrıca krizlerin şiddetini de düşürüyor. Bu yüzden özellikle yaz mevsiminde astım hastalarının kontrollü bir şekilde güneşlenmesi gerekiyor.
 
Gilaburu: ezilerek çıkarılan suyu da içecek olarak tüketilen bu meyve, pek çok hastalıkların tedavisinde yardımcıdır. Kayseri Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doçent Doktor Ahmet Aksoy, üzümü andıran kırmızı küçük meyveleri olan gilaburunun kabuklarının kaynatılmasıyla elde edilen sıvının her derde deva olduğunu söylüyor. Bu meyve astım, romatizma, epilepsi nöbetleri, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, kabakulak, doğum sonrası sancılar, kramplar, uyku bozuklukları, prostat ve idrar yolu hastalıkları, sinir hastalıkları tedavisine yardımcı oluyor. Gilaburunun mucizeleri bununla da bitmiyor. Mucize meyve, safra ve karaciğer rahatsızlığı ile şekere de iyi geliyor. Harvard Medicine School’da yapılan araştırmalar, meyvenin kanser tümörlerini de gerilettiğini ortaya koydu. Gilaburunun kullanım şekli:
Gilaburu meyvesi sonbahar mevsiminde dalından toplanır. İlk koparılışta acı bir tadı olan bu meyveyi koparır koparmaz sade suyun içine koymak gerekir. Bu suyun içinde bir süre bekletilen meyvenin acı tadı suyun içine geçer. Gilaburu meyvesi salamura yapıldıktan sonra ekşi bir tat alır. Meyvenin kullanımı için suyun süzülmesi ve posa olarak alınması gerekir. Bu şekilde eğer çok ekşi gelirse bir miktar şekerli madde ilave edilebilir. Gilaburu meyvesi tek başına dalından koparıldığı gibi tüketilmez. Genel olarak nektar halinde ya da meyvenin suyu olarak tüketilir. Gilaburunun kullanımında mümkün olduğunca az şeker kullanmak gerekir. Az şeker ile hem meyve tadı daha fazla alınır hem de etkilerinden daha fazla yararlanılır. Bu nedenle çok gerekmedikçe tatlandırıcı kullanılmamalı. Gilaburu meyvesi ve suyu bir ilaç değildir. Ancak ilaç gibi bazı hastalıklar için kullanılabilir. Gilaburudan verimli etki almak için günde en az 2 kilo kadar gilaburu meyvesinin suyunu çıkarıp hastaya vermek gerekir. Gilaburu suyunu elde etmek için su içine konulan meyvelerin posasını alın. Elde edilen suyu süzgeçten geçirin ve gerekli ise tatlandırıcı ekleyin. Gilaburu meyvesinin tüketiminde dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, meyvenin tamamen olgunlaşmamış olmasıdır. Olgunlaşan meyveler etkisini kaybedecektir. Gilaburu suyunun etkili olması içinse tüketilmeden hemen önce yapılması gerekir. Gilaburu meyvesi ve meyve suyunun genelde bir yan etkisi yoktur. Ancak bazen alerjik reaksiyonları tetikleyebilir. Onun için az miktarda tüketilmeli ve tüketim sonrası herhangi bir yan etki olup olmadığı kontrol edilmelidir. Eğer bir yan etki yoksa gönül rahatlığı ile kullanın.
 
 
 



Kaynak: Haber Merkezi

Editör: İzzet Dönmez




Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SAĞLIK Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI